15 Ekim 2012 Pazartesi

İlk Mim Heyecanı...

Eveeeeet,
Sonunda bu heyecanı bende yaşıyorum, çünkü mim'lendim ben!
Tatlı bloggerım Zeynep'in Sandığı bana Okuma Köşesi'ni paslamış, bende zevkle ve birazda kitaplığımın dağınıklığıyla karşınızdayım... Neden düzensiz sorusuna gelince, yeni yerleştirilen bir odada rahatsızlığımın geçip de düzenlenmesini sabırla bekliyor, tabiki bende...
Ve n'olur, lütfen, hatta tüm insani yardım çağırısına ilişkin cümlelerin arka arkaya sıralandığını düşünüp bana dua eder misiniz? Çünkü omuriliğimin kafamın tepe noktasından bir kağıt gibi ortadan ikiye ayrıldığını hissetmeme neden olacak kadar rahatsızım :S

Ve gelelim evimin en rahat okuma köşesine =)

Tataaaaaam =)

Edi ile Büdü'nün sizlere selamlarını iletmezsem olmaz...

Hani 
ah bir 18 olsam dediğim dönemlerde 
hangi boyuta geçeceğimi heyecanla merak ettiğim zamanlardaki gibi, 
30 umda ahhh bir mimlensem diyerek geçiştirdiğim günlerin vuslatına erdim sonunda...

Sevgiyle ve sağlıcakla kalın,

Çok çok öptüm! =)

Hamiş:
Pasladığım Mimlere gelince,




9 Ekim 2012 Salı

Duydum Duyurdum...

Canlarım ciğerlerim,
Dostlarım izleyicilerim,
Ay geçmesin ki Kitap Kurdu Böjük' ümüz bir çekiliş düzenlemesin...
Evet abilerim ablalarım,
Yine yeniden,
Çekiliş için,

Buyrun sizlerde gelin =)
Sevgiyle,
Esen kalın...




5 Ekim 2012 Cuma

Hayat Akıp Giderken...


Düşünmek istemediğim ama düşündüğüm,
Elimi kıpırdatmam deyip omuzlarımda taşıdığım,
Yetiştiremeyeceğimi zannederken üstesinden geldiklerim,
Üstesinden gelmişliğimi takdir etmeyip iş yükü altında ezen patronlarım,
Etkinliklerden tanıştığım güzel dostluklarım,
Ve bu nedenle sık sık adıma gelen paketlerimi taşıyan kargocularım,
Ve yine buna bir anlam veremeyip şaşıran, anlatmaya çalıştığımda ise önce elinizdekini okusanıza diyen ofis arkadaşlarım,
Kütüphaneme sığmadığı için yerlere dizilen kitaplarım,
Yayınlanmayı bekleyen fotoğraflarım,
Düzenlemekten yayınlayamadığım yazılarım,
İzlemek için bir küsür ay önce aldığım ve hala izleyemediğim filmlerim,
06:30 da okula götürmek için yola çıktığım yeğenim,
Öğrencileri o saatte niye ayağa diktiklerini bilmediğim bakanlarım,
Eve dönüşte ise işe yetişmek için yetişmem gereken otobüsüm,
Boş otobüste göbeğiyle göğsünü hiç gocunmadan üzerime abartan bayan yoldaşlarım,
Ve yine aynı otobüste en arkadaki boş koltuğu görüp onca insanı hiç umursamadan hedefe kilitlenen şahin uçuşlu akbaba soyunun evrim geçirmiş kaplumbağa versiyonları,
Hastalıklar,
Doğumlar,
Ölümler,
Ülke meseleleri,
Kardeşin uzun vadeli askerliği,
Gerçekleşmeyen tatil planları,
Bilet bulunamayan tiyatro oyunları,
Yaz bittiği ve kimsenin yolda külah dondurma yalamayacağını düşündükçe içimdeki sevinç çığlıkları,
...
Bla bla bla velhasıl...

Şu çorap söküğü bir türlü bitmedi, tamam diyerek kabullensem de hayat al bir de şu kapağı dene bakalım nasıl duracak üstünde diyor gibi gibi...

Çocuk olmak istiyorum ben...
100 den geriye 2 şer saymak olsun derdim istiyorum...
Öğretmenden gülen yüz aldığım için sevinmek istiyorum,
Annemin beni keseleyerek banyo yaptırdığı zamanlara gitmek istiyorum,
Eski dondurma külahlarının kokusunu özlüyorum,
Bayramda kız kardeşimin elbisesini kıskanarak yeniden ağlamak istiyorum,
Bir bayram daha geliyor ve çocukluğumdaki gibi harçlık istiyorum!
Çocuk olmak istiyorum ben ki, bir kaç insana canlarımın hatırını saymam gerekmeden istediğim gibi konuşabileyim!

Ve,
Hayat akıp giderken,
Kendi annem gibi,
Olabilinirse belki daha ileri,
Özverili ve güvenli,
Ellerinden tutup okula götürmek,
Konuşmayı yeniden öğrenmek,
Etkinliklerime onunla katılıp,
Onun için aktiviteler düzenlemek,
Hasta olduğunda uyuyamamak,
Öğrenimi için planlar yapmak,
Olur ya torunlarımı görmek,
(...)
Velhasıl,

ANNE olmak istiyorum ben...

Sevgiyle,